Böbrek taşı hastalığına sahip kişiler için beslenme, tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. Süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri, “kalsiyum içerikleri yüksek olduğu için taş yapar” şeklindeki yaygın inanç nedeniyle genellikle önyargıyla karşılanır. Oysa bilimsel veriler, bu ürünlerin doğru tüketildiğinde taş riskini artırmak yerine azaltabileceğini göstermektedir. Peki böbrek taşı olanlar süt, yoğurt ve peynir tüketebilir mi? Gelin, yanıtını birlikte arayalım.
Bu yazı, Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Abdulkadir Tepeler‘in klinik deneyimi ve bilimsel literatür ışığında hazırlanmıştır.
İçindekiler
Taşın Türüne Göre Beslenme Değişir
Böbrek taşının birçok farklı tipi bulunur. En sık görülen tip kalsiyum oksalat taşı olup, vakaların yaklaşık %70’ini oluşturur. Bunun dışında ürik asit, struvit, sistin gibi farklı taş türleri de mevcuttur ve her birinin oluşma mekanizması farklıdır. Bu nedenle beslenme önerileri taş türüne göre planlanmalıdır.
Kalsiyum oksalat taşı söz konusuysa, diyetteki kalsiyumun yeterli miktarda bulunması aslında faydalıdır. Çünkü bağırsaktan emilen oksalat, idrara geçerek taş oluşturma riskini artırır. Bu oksalat, bağırsakta kalsiyum ile bağlandığında vücuttan emilmeden atılır. Yani diyette yeterli kalsiyum olması, oksalat emilimini azaltarak taş riskini azaltabilir.
Ayrıca, bilimsel yayınlarda görüldüğü üzere, diyette kalsiyumun azaltılmasının aksine, günlük 1 g veya üzerinde kalsiyum içeren, düşük tuz ve protein içeren diyetlerin taş riskini azalttığı görülmüştür. Diyetle kalsiyumun yetersiz alınması durumunda ise idrarda oksalat atılımı artabilir. Bu nedenle süt ürünlerinden gelen doğal kalsiyum, koruyucu etki gösterebilir. Buradaki kilit nokta, kalsiyumun besin yoluyla doğal kaynaklardan alınmasıdır; takviye şeklinde aşırı kalsiyum kullanımı ise olumsuz etkilere yol açabilir.
Süt Ürünleri ve Kalsiyum: Tehlike mi, Tam Tersi mi?
Uzun yıllar boyunca böbrek taşı olan hastalara “süt ürünlerinden uzak dur” tavsiyesi verilmiştir. Ancak bu yaklaşım, eksik bilgiye dayanmaktadır. Yapılan araştırmalar, besin yoluyla alınan kalsiyumun (süt, yoğurt, peynir gibi) taş riskini artırmak yerine azalttığını göstermiştir. Buna karşılık, kalsiyum takviyeleriyle fazla miktarda alınan kalsiyumun ise taş riskini artırdığı bilinmektedir.
Yani doğru mesaj şudur: Besinlerden gelen kalsiyum yararlıdır, fazladan haplarla alınan kalsiyum zararlı olabilir.
Günlük Kalsiyum İhtiyacı ve Gıdalardaki Miktarlar
Sağlıklı bir yetişkinin günlük kalsiyum ihtiyacı yaklaşık 1000 mg’dır. Menopozdaki kadınlarda, ileri yaştakilerde veya taş riski taşıyan bazı bireylerde bu miktar 1200-1300 mg’a kadar çıkabilir.
Peki bu kalsiyum miktarını gıdalardan ne kadar alabiliriz?
Süt – 1 su bardağı (200 ml): ~240 mg
Yoğurt – 1 kase (200 gr): ~300 mg
Beyaz Peynir – 1 porsiyon (50 gr): ~300 mg
Kaşar Peynir – 1 dilim (30 gr): ~250 mg
Görüldüğü gibi, günde 1 kase yoğurt + 1 bardak süt + 1 dilim peynir tüketimiyle bile günlük ihtiyacın büyük kısmı karşılanabilir. Ancak bu miktarların aşılması, özellikle takviye kullanılması durumunda risk doğurabilir.
Ne Zaman Dikkatli Olmalı?
Süt ürünleri tamamen zararlı değildir, ancak aşırıya kaçılmaması gerekir. Şu durumlarda dikkatli olunmalıdır:
– Aşırı hayvansal protein tüketimi (idrarda asiditeyi artırabilir)
– Yüksek doz D vitamini alımı (kalsiyum emilimini fazla artırabilir)
– Kalsiyum takviyesi kullanan bireyler
– İleri düzey osteoporoz tedavisi gören hastalar
Bu gruplarda kalsiyum alımı mutlaka hekim kontrolü ile planlanmalıdır.
Nasıl Tüketmeli?
– Kalsiyum içeren besinler öğünlerle birlikte tüketilmeli
– Bol su içilmeli (idrarda yoğunlaşmayı önler)
– Oksalatı yüksek gıdalarla (ıspanak, pancar, çikolata) birlikte alınmamalı
Sonuç: Yasak Değil, Denge Gerek
Böbrek taşı olan bireyler için süt, yoğurt ve peynir kesinlikle yasak değildir. Aksine, doğru miktarda ve uygun şekilde tüketildiklerinde taş riskini azaltabilirler. Ancak her hasta farklıdır; bu nedenle beslenme planı mutlaka bireysel olarak, taş türü ve kişinin genel sağlık durumu göz önüne alınarak yapılmalıdır.
Sık sık taş oluşturuyorsanız, kendinize zarar vermemek için kulaktan dolma bilgiler yerine üreterek bilgi veren bir üroloji uzmanına, yani Doç. Dr. Abdulkadir Tepeler‘e danışmanızda fayda var!